Kategoriler
Yazılım

Hitachi Vantara’nın Ankara Bölge Satış Müdürlüğü’ne Engin Önay atandı

Veri yönetimi çözümleri sunmak üzere akıllı ve yenilikçi teknolojilere imza atan Hitachi Vantara Türkiye operasyonları kapsamında, Ankara Bölge Satış Müdürlüğü görevine Engin Önay’ı getirdi.

Veri odaklı yaklaşımıyla iş dünyasına inovatif çözümler sağlayan Hitachi Vantara’nın yeni Ankara Bölge Satış Müdürü bilişim sektörünün deneyimli çalışanlarından Engin Önay oldu. Daha önce Hewlett Packard, Fujitsu, SAP gibi şirketlerde çalışan Önay, ocak ayı itibariyle Hitachi Vantara’nın Ankara bölge satış ekibine liderlik edecek.

Teknoloji alanındaki 15 yıllık iş tecrübesiyle başarılı projelere imza atan Önay, bilişim teknolojileri alanındaki uzmanlığıyla Hitachi Vantara’nın Ankara bölgesindeki büyüme hedeflerinin gerçekleştirilmesi doğrultusunda önemli bir rol üstlenecek.

Engin Önay, Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olmasının ardından profesyonel iş hayatına 2002 yılında Turcom A.Ş’de satış yetkilisi olarak başladı. 2005-2012 yılları arasında Forte Teknoloji, Servus, HP, Fujitsu gibi sektörün öncü firmalarında satış direktörlüğü ve bölge müdürlüğü gibi önemli görevlerde bulundu. Yazılım sektörünün lider şirketlerinden SAP’de kamu ve eğitim sektörlerinden sorumlu bölge satış sorumlusu olarak da görev alan Önay, daha sonra İntron A.Ş’de genel müdür yardımcılığı rolünü üstlendi. Hitachi Vantara Türkiye ekibine katılmadan önce Ankaref A.Ş’de genel müdür yardımcısı olarak çalışan Engin Önay, iş zekası, analitik ve IoT alanlarında çalışmalar gerçekleştirdi.

 

çankırı escort

Kategoriler
Yazılım

Yapay zekâ ile e-ticarette güvensizliğe ve dolandırıcılığa son

iyzico, 2015’ten beri sürdürdüğü yapay zekâ çalışmalarına hız kazandırıyor. Yapay zekâ, e-ticaretin problemlerinden biri olan güvensizliği ortadan kaldıracak ve dolandırıcılığı önleyecek.

Teknolojiye yapılan yatırımlarla birlilkte yapay zekâ kavramını artık daha fazla duyuyoruz. Yapay zekâ, ödeme hizmetleri alanında da farklı bilim dallarının bir araya gelmesiyle birlikte gelişiyor. Türkiye’nin öncü ödeme hizmetleri şirketi iyzico, ödeme sistemlerinde yapay zekâ teknolojisini kullanmak için 2015’ten beri çalışıyor.

Yapay zekâ dolandırıcılığı önleyecek

Bugün hâlâ insanlar tarafından gerçekleştirilen görevler, yeterli veri ve doğru algoritmalar otomatikleştirildiği zaman daha büyük ve karmaşık işlerin ölçeklenebilmesi mümkün oluyor. Veri büyüklüğü ve işlemlerin karmaşık olması nedeniyle elle yapılan görevler günler hatta aylarca sürebilirken, yapay zekâ teknolojisi ile saniyeler içerisinde gerçekleştirilebiliyor. Veri Bilimi Ekibi ile son iki yıldır yapay zekâ üzerine çalışmalar yapan iyzico, e-ticaretin öncelikli problemi olan güvensizliği ortadan kaldırmayı hedefliyor ve dolandırıcılığı önlemenin yolunu yapay zekâda arıyor.

Satıcıları ve alıcıları koruyan teknolojiler

iyzico CTO’su Hakan Erdoğan, iyzico’nun yapay zekâ çalışmalarına TÜBİTAK destekli bir Ar-Ge projesi ile başladıklarını söyledi ve ‘Frauctive’ adını verdikleri teknolojinin detaylarını şöyle açıkladı: “Frauctive, birçok yapay öğrenme metodunu kullanarak bir kişinin alışverişi kendi kredi kartıyla mı, yoksa çalıntı kartla mı yaptığını anlıyor. Her bir ödemenin yüzde kaç olasılıkla riskli olduğunu milisaniyeler içerisinde belirleyen Frauctive, satıcıları kötü niyetli alıcılardan koruyor.”

Yasa dışı ürün satışlarını algılıyor

Geliştirdikleri bir başka yapay zekâ teknolojisi ile internetten alışveriş yapmak isteyen kullanıcıları kötü niyetli satıcılardan koruduklarını söyleyen Hakan Erdoğan: “Bu teknoloji resim işleme, doğal dil işleme ve yapay öğrenme yöntemlerini kullanarak internetten yapılan yasa dışı ürün satışlarını algılıyor ve her ürünün riskli olma olasılığını belirliyor. Bu alanda yaptığımız çalışmaların makalelerini yazıp literatüre katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Zira Türkçe’de doğal dil işleme literatüründe ciddi eksiklikler var” dedi.

iyzico’nun yapay zekâ çalışmaları ile ilgili yazıları iyzico adresindeki “Data Science” bölümü altında yayınlanıyor. iyzico, zekâ konusunu daha somut hâle getirmenin yanı sıra hem literatüre hem de çevresindeki topluluklara katkı sağlamayı amaçlıyor.

Machine learning ve Blockchain de gündemde

Yapay zekâ haricinde machine learning üzerine de çalışmalar yapan iyzico, 2018’de Blockchain’i de gündemine almak istiyor. iyzico CEO’su Barbaros Özbugutu, “Önümüzdeki süreçte bizi Blockchain üzerinden servis geliştiren yeni girişimler bekliyor. Bizim de Blockchain ile geliştirmeyi düşündüğümüz projelerimiz var. Machine learning ile birlikte yapay zekâ konuları üzerinde de sistemlerimizde geliştirmeler yapmaya devam ediyoruz. Bütün bu yeniliklerle birlikte hem Türkiye’de hem de dünyada örnek teşkil edecek bir teknoloji firması olma yolunda ilerliyoruz” şeklinde açıklama yaptı.

çankırı escort bayan

Kategoriler
Yazılım

Pardus işletim sistemi kurulumu

Pardus işletim sistemi kurulumu hakkında hazırladığımız bu makale ile kolay bir şekilde Pardus işletim sistemini kurabileceksiniz. Pardus, ülkemizin milli işletim sistemidir. Kurulumu ve kullanımı oldukça basittir. Bilgisayarınıza kuracağınız Pardus işletim sistemi ile bütün yazılımları ücretsiz ve tam sürümde kullanabilirsiniz. . Şimdi Pardus’un kurulum adımlarına geçelim. Pardus işletim sistemi kurulumu resimli anlatım adımlarını sırasıyla takip ediniz.

İlk olarak pardus.org.tr adresine giriyoruz. Buradan işletim sistemini bilgisayarımıza indiriyoruz. İndirdiğimiz dosyayı CD’ye yükleyebileceğiniz gibi USB üzerinden de kurulum yapabilirsiniz. Burada tercih size kalmış. USB üzerinden yüklediğinizi düşünelim ve devam edelim. İlk olarak USB’ ye iSO belgesini tanımlıyoruz. Daha sonra bilgisayarımızı yeniden başlatıyoruz ve karşımıza aşağıda yer alan kurulum ekranı gelecek.

 

                                                        Pardus işletim sistemi kurulumu

Bu ekranda yapmamız gereken ilk seçeneğin üzerine gelip enter tuşuna basmak.  Siz herhangi bir işlem yapmazsanız otomatik olarak 10 saniye sonra işlem devam edecek.

 

                                                               Pardus işletim sistemi kurulumu

Karşımıza yukarıda yer alan ekran gelecek. Bu ekranda bir kaç seçenek var. Dilerseniz ekranda yer alan kurulum kılavuzunu inceleyerek adımları takip edebilirsiniz. Burada yapmamız gereken Pardus’u Yükle  seçeneğinden devam etmek. İşaretli simgeye çift tıklıyoruz.

 

                                                                 Pardus işletim sistemi kurulumu

Karşımıza dil seçim ekranı geldi. Buradan istediğimiz dilde kurulumu gerçekleştirebiliriz. Türkçe’yi seçip devam ediyoruz.

                                                                        Pardus işletim sistemi kurulumu

Bu ekranda ise zaman dilimi yani saat ayarlarını yapmamızı istiyor. Buradan istanbul seçeneğini seçip devam edebilirsiniz.

                                                                 Pardus işletim sistemi kurulumu

Yeni gelen ekranda ise bizden klavye seçimi yapmamızı istiyor. Hangi tür klavye kullanıyor iseniz onu seçip devam ediniz.

                                                                          Pardus işletim sistemi kurulumu

Gelen ekranda kendimize bir kullanıcı oluşturacağız. Göründüğü gibi bilgisayarımıza bir isim seçiyoruz ve şifre belirliyoruz. Şifreyi unutmayacağınız şekilde belirlemeniz çok önemli. Dilerseniz kendinize bir kullanıcı resmi de seçebilirsiniz.

 

                                                                 Pardus işletim sistemi kurulumu

Sabit sürücü ekranında ise işletim sistemini nereye yüklemek istiyorsak onu seçiyoruz. Bu ekranda dilerseniz tüm sürücüleri sıfırlayıp temiz kurulum yaparsınız. Dilerseniz windows ve linux’u bir arada kullanabilirsiniz. Tamamen tercih size kalmış durumda.

                                                                Pardus işletim sistemi kurulumu

Bu ekranda ise şimdiye kadar yaptığımız işlemlerin özeti yazıyor. Burasını dikkatli bir şekilde inceliyoruz. Herhangi bir hata var ise geri dönebiliriz. Yok ise Kur butonuna tıklıyoruz ve kurulum işlemine geçiyoruz.  Bu adımdan sonra kurulum işlemi başlayacak. Kurulum esnasında bilgisayarınızın kapanmamasına dikkat edin. Kurulum tamamlandığında bilgisayar kendini yeniden başlatacaktır. Daha sonra kendinize belirlediğiniz kullanıcı adı  ve şifre ile birlikte giriş yapabilirsiniz. Daha önceki yazımızda sizlere  Pardus işletim sistemi nedir ? isimli makalemizi hazırlamıştık. Buradan Pardus hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.

mardin escort bayan

Kategoriler
Yazılım

Finans süreçleri Nesnelerin İnterneti ile kolaylaşıyor

Akıllı telefonlarla başlayan dönüşümün bir sonraki adımını Nesnelerin İnterneti (IoT) oluşturuyor. Yüksek enerji verimliliğiyle çalışan, kablosuz iletişim kurabilen ve çok ucuza üretilen bileşenler sayesinde akıllı sensörler ve mikro işlemciler, makinelerin artık sadece birbiriyle değil, bulut üzerinden merkezi sistemlerle de haberleşmesine olanak tanıyor. Onlarca yıldır teknolojik açıdan “yerinde sayan”, pek çoğunun basit işlevleri bulunan cihazlar bir anda veri üreten ve sonrasında o veriyi raporlayan birer yardımcıya dönüşüyor.

Akıllı şehirler, Endüstri 4.0 ve yeni nesil ödeme teknolojileri gibi yarının mega sistemlerinin temelinde yatan IoT yaklaşımı, finans başta olmak üzere pek çok sektörde geleneksel iş modellerinin yerini tümüyle yeni çalışma biçimlerinin almasına yol açıyor. IoT çerçevesinde tüm kuralların yeniden belirlendiği yıkıcı bir dönüşüm yaşayan finans sektörü özelinde “Nesnelerin Fin-terneti” ile sağlanacak faydalar kritik bir gündem oluşturuyor.

Araştırma şirketi Gartner bu yıl internete bağlı ‘şeylerin’ sayısının 8,4 milyar olacağını, sadece üç yıl içinde ise yaklaşık 25 milyara ulaşacağını öngörüyor. Üstelik bunun küresel ölçekte ekonomiye katkısının 2 trilyon dolara ulaşması öngörülüyor. Bu nedenle bugünün iş dünyasının, bu dev trende kendini hazırlaması gerekiyor. Cardtek yeni nesil ödeme teknolojilerine öncülük ederken ödeme çözümlerinde IoT’den ilham alıyor.

Fintech trendi akıllı cihazlar ile ivme kazanacak

Fintech (finansal teknolojiler) trendiyle tarihinin en büyük dönüşümüne tanık olan bankacılık ve finans dünyası IoT’nin getirilerini pek çok süreçte faydaya dönüştürüyor. PwC’nin dijital IQ araştırmasına göre akıllı sensörlere yatırım yapan ilk 6 endüstri arasında bulunan finans sektörü; müşterilerine giyilebilir teknolojileri destekleyen ATM deneyimleri sunmaktan, kasada son derece kolay ve hızlı işlem yapmayı sağlayan yeni nesil ödeme teknolojilerine kadar her alanda IoT’den fayda sağlıyor;

Bu teknoloji sayesinde ödemeler gitgide görünmez hale geliyor. Halen pilot uygulaması devam eden “Amazon.go” teknolojisi ile markete girerken telefonunuzda yüklü olan aplikasyonla kendinizi tanıtmanız yeterli hale geliyor. Market raflarından aldığınız herşey otomatik olarak sanal kartınıza işleniyor, vazgeçip rafa geri koyduklarınız düşüyor ve market çıkışında kuyruğa girmeden, kasaya uğramadan, fiziksel bir ödemeye ihtiyaç duymadan marketten çıktığınız anda alışveriş tutarı sanal kartınızdan çekilerek işlem gerçekleşiyor. “Just walk out technology” mottosuyla tanıtılan bu uygulama bugün IOT ve ödemenin birleştiği en güzel örneklerden biri.

Banka şubelerinde müşteriler artık uygulama üzerinden tanınıyor

Şubelerde işlem yapmadan önce banka kartı veya kredi kartıyla sıra almak da “Nesnelerin Fin-terneti” ile dönüşüme uğrayacak süreçler arasında yer alıyor. Avustralya ve İngiltere gibi ülkelerde çeşitli bankaların şubelerinde devreye aldığı Beacon etiketleri, içeri giren müşteriyi anında tanıyor, bir mesajla karşılıyor ve kişiye özel kampanya ya da teklifleri iletiyor. Benzer şekilde, engelli bir müşteri banka şubesine geldiğinde de yine sistem bunu anında fark ederek, şubedeki yetkili personele bilgilendirmede bulunuyor. Böylelikle her müşteri kendini özel hissedecek şekilde karşılanıyor.

Uzaktan yönetim cihazları ile merkezden uzakta bulunan üniteler güvence altında

Merkez dışında bulunan hizmet ünitelerinin yönetimi, başta bankalar ve telekom operatörleri olmak üzere pek çok sektör için insana bağlılığı yüksek, maliyetli ve zahmetli bir iş kalemi oluşturuyor. Yeni nesil uzaktan yönetim cihazları yönetim merkezinden uzak noktada bulunan ATM, kiosk ve benzeri ünitelerin yönetimini kolaylaştırıyor. Cardtek’in merkez dışında bulunan hizmet ünitelerilerinin (off-site ATM, kiosk, şube, sunucu odaları vb)’ çevresel faktörlerinin izlenmesi ve yönetimini sağlamak amacı ile Türkiye pazarına sunduğu IoT çözümü sayesinde M2M (machine to machine) haberleşme ile kabin ve çevre ışığının açılıp kapanmasından, elektrik akımı denetimine, titreşim denetiminden su baskını kontrolüne kadar birçok işlev tek merkezden hızlı, etkili ve verimli biçimde yönetilebiliyor. Bu kapsamda ünitelerin çevresellerinde oluşabilecek farklı durumlar için cihazı koruyacak akıllı kural setleri tanımlanarak pro-aktif koruma sağlanabiliyor.

Her ülke kendi dijital cüzdanı oluşturuyor ve ulaşım ve stadyumlarda ödemeler hız kazanıyor

Hem mağazalarda hem de on-line alışverişlerde ödeme noktasında büyük kolaylık sağlayan mobil cüzdan teknolojileri hızla gelişirken, devletler ölçeğinde bu teknolojinin benimsenmesi nakitsiz toplum hedeflerine daha çabuk ulaşılmasını sağlıyor.

Akıllı telefonların yüksek kullanım oranından güç alan ödeme teknolojileri, nakitsiz topluma doğru çok daha hızlı yol almamıza olanak sağlıyor. Ülkelerin kendi mobil cüzdan çözümlerini devreye almaları, vatandaşların da mobil ödeme sistemlerine olan bakışını olumlu yönde etkilerken, bu yönde teşviki de artırıyor. Cardtek, Türkiye’de Futbol Federasyonu ile hayata geçirilen Passolig ve İzmir beledyesi ile hayata geçirilen “İzmirim Kart” gibi büyük projelerde kazandığı akıllı şehir deneyimlerini ülke sınırları dışına taşıyor. Cardtek, Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşlarının ödemelerini temassız ve güvenli bir ortamda yapmalarını sağlayan “Empay” adlı ulusal mobil cüzdanın teknoloji tedarikçisi olarak uluslarası arenada önemli oyuncular arasında yer alırken, Hindistan’ın Banglore ve Kochi şehirlerinin toplu taşıma projesinde ödeme altyapı tedarikçisi olarak önemli bir rol üstlenmiştir.

Kategoriler
Yazılım

Üniversite Öğrencileri Veri Merkezini Radore ile Tanıdı

Türkiye’nin en hızlı büyüyen veri merkezi Radore, 2017 yılında 6 farklı eğitim kurumundan 150’ye yakın öğrenciye ev sahipliği yaparak veri merkezini tanımalarını sağladı. Radore Veri Merkezi, bilgi teknolojileri sektöründe kariyer yapmayı hedefleyen öğrencilerin sayısını artırmak ve veri merkezini yakından tanımalarını sağlamak amacıyla 2017 yılında 150’ye yakın öğrenciyi ağırladı.

Aralarında Aydın Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Kulübü, İstanbul Kültür Üniversitesi İşletme Girişimcilik ve İnovasyon Kulübü, Kocaeli Üniversitesi Bilişim Teknolojileri Kulübü (BİTEK), PlatoAkademi ve Wissen Akademie’nin bulunduğu eğitim kurumlarından öğrenciler, yaptıkları veri merkezi ziyaretinde çalışma ortamını gözlemlemenin yanı sıra bilgi teknolojileri hakkında detaylı bilgiler aldılar.

2018 yılında da gençlere veri merkezi teknolojileriyle ilgili birikimlerini aktarmaya devam edeceklerini belirten Radore Veri Merkezi Genel Müdürü Sadi Abalı, “Sektör için yetiştirmeyi planladığımız insan kaynağını oluşturmak amacıyla düzenlediğimiz bu gezilerde, üniversite öğrencilerinin ilgisini veri merkezi alanına çekmeye çalışıyoruz. İşi mutfağında öğrenmeleri için öğrencilerin ve teknolojiyle ilgisi olan tüm gençlerin bu gibi etkinliklere katılmasına büyük önem veriyoruz. Bu tip etkinliklerin gençlerin hem kariyer ve gelecek planlaması aşamasında hem de bilgi birikimini geliştirmeleri açısından oldukça faydalı olduğuna inanıyoruz” dedi.

Radore’nin uzman ekibiyle birlikte veri merkezini yıl boyu gezen öğrenciler, dijital verilerin korunduğu bu özel yapıların hayati rolü ve veri güvenliği hakkında birçok bilgi edindiler.

Girişimcilik ve teknolojik trendler öğrencilerin ilgisini çekti

Yıl boyunca Radore Veri Merkezi’ni ziyaret eden öğrenciler, kariyer planlaması, girişimcilik ve teknolojik trendlerle ilgili keyifli ve bilgilendirici sohbetler gerçekleştirdiler. Özellikle teknoloji alanında çalışacak gençlerin özgeçmişlerini oluştururken nelere dikkat etmesi gerektiği, iş hayatına hazırlanırken bilgi birikimlerini geliştirmek ve kendilerini hazırlamak için ne gibi adımlar atmaları gerektiği konusunda bilgiler aldılar.

Kategoriler
Yazılım

Kaspersky Lab Nesnelerin İnterneti için ENISA ile güçlerini birleştirdi

Avrupa Birliği Ağ ve Bilgi Güvenliği Ajansı (ENISA), Kasım 2017’de “Kritik bilgi altyapıları alanında Nesnelerin İnterneti için Temel Güvenlik Tavsiyeleri” raporunu yayınladı. Yapılan çalışmanın ana hedefi, Avrupa’daki kurumlara Nesnelerin İnterneti (IoT) güvenliği kousunda tavsiyeler sunmaktı. Çalışmada; kritik varlıkların karmaşıklığı, mevcut siber tehditler ve IoT sistemlerinin korunması için çözümler gibi birçok faktör dikkate alındı. ENISA IoT Güvenlik Uzmanları Grubu (IoTSEC) üyesi olan Kaspersky Lab, uzman düzeyinde tavsiyelerde bulunarak raporun hazırlanmasına katkıda bulundu.

Kaspersky Lab tarafından yapılan bir araştırmaya göre, bilgisayar özelliği taşımayan bağlı cihazların konu olduğu vakalar, hem KOBİ’ler hem de kurumsal şirketlerin finansal açıdan en büyük zarara uğradığı ilk 3 vakanın içinde yer alıyor. ENISA, artan IoT tehditlerine karşı önlem almak ve endüstriyel siber güvenlik uzmanlığını desteklemek amacıyla pazarın önde gelen şirketlerindeki üst düzey panelistlerden bir grup oluşturdu. Aralarında Kaspersky Lab uzmanlarının da bulunduğu bu grup kritik altyapıların güvenliği için uzman tavsiyeleri hazırladı. Ajans, “IoT için Temel Güvenlik Tavsiyeleri” raporunda, AB kurumları, IoT donanım üreticileri ve yazılım geliştiricileri için önlem prensipleri yayımladı.

Kaspersky Lab Gelecek Teknolojileri Lideri ve Baş Strateji Mimarı Andrey Doukhvalov, “Kaspersky Lab, kritik altyapı güvenliği alanında çok geniş bir tecrübeye sahip. ENISA’nın IoT güvenliği tavsiyelerine yaptığımız katkının, kurumların daha etkili siber güvenlik stratejleri geliştirmesine ve politika belirleyenlerin modern siber tehditlere karşı uygun yönetmelikler hazırlamasına yardımcı olacağına inanıyoruz” dedi.

Kaspersky Lab IoTSEC uzmanları tavsiyelerini, AB politikalarını belirleyenler ve IoT donanımları ile yazılımlarını geliştirenler olmak üzere iki ayrı grupla paylaştı. Kaspersky Lab’in AB politikalarını belirleyenlere yönelik temel güvenlik önerileri arasında şunlar yer aldı:

Bütünsel yaklaşımlar yerine sektörlere özgü tavisyelere, kılavuzlara ve sertifika gereksinimlerine odaklanılmalı.
AB ülkeleri için standartlar belirlenmeli. Uluslararası siber güvenlik standartları için AB genelinde bir IoT terminolojisi ve sınıflandırması oluşturulmalı.
Endüstriyle aktif iş birlikleri yapılmalı. Politikaları belirlerken, AIOTI gibi endüstriyel kurumlar ve grupları kullanarak özel sektör de çalışmalara dahil edilmeli.
IoT cihazlarına ilişkin siber güvenlik tehditlerine karşı kademeli bir savunma sistemi kurulmalı.
IoT sistemleriyle doğrudan çalışanların güvenliğini artırmak için Kaspersky Lab uzmanları şunları tavsiye ediyor:

Tüm çalışanların siber güvenlik konusunda güncel bilgi ve beceriye sahip olduğundan emin olun ve düzenli olarak testlerden geçmelerini sağlayın.
Güvenilir ve otomatik bir yama sistemiyle verilerle ortak çalışılabildiğinden emin olun. IoT donanım üreticileri ve yazılım geliştiricilerinin siber tedarik zinciri risk yönetimi prensiplerini uygulaması, tedarikçikeri ve ortaklarıyla siber güvenlik gereksinimlerini paylaşması gereklidir.
Uygulama sürecinde kodların incelenmesini sağlayarak ürünün son sürümündeki hata sayısını azaltın. Böylece zararlı yazılım bulaştırma veya kimlik doğrulamayı atlatma teşebbüslerini de tepsit edebilirsiniz.

Kategoriler
Yazılım

Yandex Navigasyon’a göre trafik yoğunluğu rekoru İstanbul’da

Türkiye’de navigasyon pazarının en popüler uygulaması olan Yandex Navigasyon, beş büyük şehrin trafik yoğunluğu derecelerini ortaya çıkardı. İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa ve Antalya’nın mercek altına alındığı analizde hafta içi ve hafta sonu yaşanan trafik yoğunlukları ayrı ayrı incelendi. Analize göre İstanbul sürücülerin en çok trafik çilesi çektiği şehir olurken, İzmir’in hafta içi bazı saatlerde İstanbul’u bile geçtiği gözlemlendi. Beş büyük şehir arasında en az trafik ise Antalya’da kaydedildi. Öte yandan Yandex Navigasyon, İstanbul’da en çok kaza uyarısı bırakılan bölgeleri de belirledi. Kullanıcıların kaza noktası olarak işaretlediği yerlerin dikkate alındığı analizde köprülerin civarları, ana yolların ayrımları ve kavşaklar öne çıkarken, İstanbul’da son 1 yılda kaza sayısının azalması da dikkat çekti.

Yandex Navigasyon, yaptığı araştırmayla en kötü ve en iyi trafiğe sahip olan büyük şehirleri belirledi. Türkiye’nin beş büyük şehrinin trafik haritasını çıkaran Yandex, hafta içinde ve hafta sonunda meydana gelen trafik yoğunluk derecelerini ölçtü. İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, Antalya’da yaşanan trafik yoğunluğunu, iş hayatının ve eğitim-öğretim hayatının hareketlendiği eylül ayından kasım ayının sonlarına kadar (11 Eylül – 26 Kasım 2017 tarihleri arasında) analiz eden Yandex, şu bilgilere ulaştı:

 

İstanbul’da en yoğun günler Çarşamba ve Cuma

 

Yandex’in yaptığı analizde trafiğin en sıkışık olduğu saatler, hafta içinde herkesin işe ya da okula gittiği sabah saatleriyle eve döndüğü akşam saatleri olarak belirlenirken, Cumartesi günleri de yüksek yoğunluk derecesiyle dikkat çekti. Megakent İstanbul, Türkiye’nin en kötü trafiğine sahip şehirleri arasında zirvede yer aldı. İstanbul’da hafta içi akşam saatlerinde ortalama trafik yoğunluğu 10’luk derecelendirme sisteminde 7’ye kadar çıktı. Söz konusu yoğunluk özellikle Çarşamba ve Cuma akşamları daha da arttı.

 

İzmir’de trafik yoğunluğu öğle saatlerinde İstanbul’u geçti

 

Yandex’in haftalık ve günlük analizine göre İstanbul’dan sonra en yoğun trafiğe sahip olan şehir ise Ege’nin incisi İzmir oldu. İzmir’de özellikle Cuma günleri akşam saatlerinde 5 dereceye yaklaşan yoğunluklar yaşandı. Ayrıca İzmir’in trafik yoğunluğu, hafta içi 12:00-15:00 saatleri arasında İstanbul’u bile geride bıraktı.

 

Antalya trafik açısından en yaşanabilir büyük şehirlerden biri oldu

 

Trafik yoğunluğu bakımından sıralamada İstanbul ve İzmir’den sonra Ankara ve Bursa illeri geliyor. Ankara’da trafik sıkışıklığı İzmir’in biraz altında seyrederken, Bursa’da hafta sonları Cuma akşamından başlayarak 4 derecenin üstüne tırmanan ciddi bir yükseliş gözlemleniyor. Turizmin kalbinin attığı Antalya ise analizin yapıldığı tarihlerde, beş büyük şehir arasında en az trafiğin olduğu şehir olarak belirlendi. Antalyalılar haftanın her günü, yoğunluğu 2 dereceyi bile bulmayan son derece rahat bir trafikte yaşamlarını sürdürdü.

 

İstanbul’da son bir yılda trafik kazaları azaldı

 

Trafik yoğunluğu rekoruna sahip olan İstanbul’da, kaza olayları da kaçınılmaz olarak diğer büyük şehirlere göre daha fazla sayıda yaşandı. Yandex Navigasyon, İstanbul’un kaza noktaları analizini de yaptı. 2015 – 2016 ile 2016 – 2017 dönemlerini karşılaştıran analizde, İstanbul’da gerçekleşen kaza sayısında önemli oranda azalma gözlemlendi. İstanbul’da bir önceki yıl 7 bin 500 civarlarına kadar çıkan kaza sayısı, 2016 – 2017 arasında 4 bin civarlarına kadar düştü.

 

Yandex Navigasyon’un analizinde, kullanıcılar tarafından kaza noktası olarak işaretlenen ve uygulamada moderasyon algoritması tarafından da teyit edilen bildirimler dikkate alındı. Genel olarak köprülerin civarlarının, ana yolların ayrımlarının ve kavşakların kaza noktası olarak belirlendiği analizde; D-100, Avrupa Otoyolu ve TEM bölgeleri öne çıktı. Analizde en çok kaza uyarısının Avrupa yakasında bırakıldığı görüldü. Özellikle Avrupa Otoyolu ve Atatürk Bulvarı’nın kesiştiği kavşağın trafik ve kaza açısından yoğun olduğu gözlemlendi. Yenikapı Kennedy Caddesi ile Havuzlu Kavşağı sonrasında Rauf Orbay Caddesi ise en fazla kaza uyarısının bırakıldığı noktalar oldu.

 

İstanbul’da bahar ve yaz döneminde kazalar artarken, sonbahar ve kış döneminde azalıyor. 2015 ve 2016 yıllarında ocak ayı en az kaza bildirimi yapılan ay olurken, yine aynı dönemde mayıs ayı ise kullanıcılar tarafından en fazla kaza uyarısı bırakılan ay oldu.

Kategoriler
Yazılım

Global şirketler siber tehditlerden dolayı endişeli

Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY’nin bu yıl 20.’sini gerçekleştirdiği Küresel Bilgi Güvenliği Araştırması (GISS), üst düzey yöneticilerin yarısından fazlasının siber tehditlerin şirket strateji ve planları üzerindeki artan etkisinden endişe ettiğini ortaya koyuyor. Dünya çapında yaklaşık bin 200 şirketin katıldığı araştırmaya göre; yöneticilerin %87’si siber güvenliğe ayrılan bütçenin 2018 yılında %50 artması gerektiğini belirtiyor, ancak yalnızca %12’si bu bütçede gerçekte %25’ten yüksek bir artış olacağını düşünüyor

Dünyanın lider denetim ve danışmanlık şirketlerinden EY, dünya çapında yaklaşık bin 200 büyük ölçekli şirketin üst düzey yöneticisinin katılımı ile hazırladığı Küresel Bilgi Güvenliği Araştırması (Global Information Security Survey – GISS) sonuçlarını açıkladı. Şirketlerin günümüzün dijital ekosisteminde siber güvenlik tehdit ve saldırılarına karşı yaptıkları hazırlık ve yatırımlar ile ilgili çarpıcı bulgular ortaya koyan araştırmaya göre; üst düzey yöneticilerin yarısından fazlası (%56) siber tehditlerin şirket strateji ve planları üzerindeki artan etkisinden endişe ediyor. Bununla birlikte araştırmaya katılan yöneticilerin %87’si siber güvenliğe ayrılan bütçenin 2018 yılında %50 artması gerektiğini belirtiyor, ancak yalnızca %12’si ayrılan bütçede %25’ten yüksek bir artış gerçekleşmesini bekliyor.

Siber güvenlik alanında nesnelerin interneti (IoT) uygulamalarının yaygınlaşması ile birlikte ortaya çıkan yeni riskler, şirketleri siber tehditlere karşı savunmalarını güçlendirmeye itiyor. Ayrıca bireysel ve basit siber saldırıların şirketler için halen yüksek risk taşıdığının vurgulandığı araştırmada; bu durumun standart güvenlik prosedürlerinin uygulanışında halen bazı eksiklikler olduğuna işaret ettiği belirtiliyor.

“Siber güvenlik bir IT sorunundan çok daha fazlası”

Şirketlerin siber güvenlikte pasif korunma yaklaşımının ötesine geçerek, istihbarat, tespit ve direnç mekanizmalarını güçlendirecek çalışmalara odaklanması gerektiğini dile getiren EY Türkiye Danışmanlık Bölümü Ortağı Emre Beşli, şu değerlendirmede bulundu:

“Son dönemde gerçekleştirilen ve amacına ulaşan siber saldırılarda en yaygın ve bilindik metotların kullanıldığını gözlemliyoruz. Bu durum saldırıya uğrayan şirketleri, zayıf noktalarını güçlendirmeye teşvik ediyor. Öte yandan yeni teknolojilerle birlikte farklı boyutlarda genişleyen global iletişim ağı, çeşitli fırsatların yanı sıra yeni siber güvenlik kırılganlıklarını ve risklerini de beraberinde getiriyor. Dolayısıyla köklü bir dijital dönüşüm sürecinden geçen şirketlerin saldırıya maruz kalmadan önce adım atmaları, bir tercihten ziyade zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Şirketlerin içerisinde faaliyet gösterdikleri dijital ekosistemi her açıdan iyi analiz etmeleri iş devamlılığının ve itibarın korunmasında büyük önem taşıyor. Şirketlerin, siber güvenlik konusunun bir IT sorunundan çok daha fazlası olduğu anlayışıyla hareket etmesi ve siber güvenlik yönetimini güçlendirmeye odaklanmaları gerekiyor.”

Şirket zarar görene kadar ayrılan bütçede değişikliğe gidilmiyor

Araştırma sonuçlarına göre; üst düzey şirket yöneticilerinin %90’ından fazlası siber güvenlik harcamalarının 2018 yılında artmaya devam edeceğini öngörüyor. Katılımcıların %76’sı şirkete zarar veren bir siber güvenlik ihlali yaşanmasının siber güvenlik harcamalarını artıracağını ifade ediyor. Buna karşın, yöneticilerin %64’ü (2016’da %62 seviyesindeydi) ise şirketi herhangi bir zarara uğratmayan bir saldırının siber güvenlik bütçesinde bir artış getirmeyeceğini belirtiyor. Siber saldırıların oluşturduğu zararın her zaman anında gözlemlenmediğinin belirtildiği araştırmada; şirketlerin saldırıya uğramadan önce hazırlık yapmaları gerektiğinin altı çiziliyor. Araştırmaya katılan yöneticilerin pek çoğu, kaynak dağılımındaki yetersizliğin siber güvenlik risklerini yükseltebileceğini belirtiyor.

 

Kötü amaçlı yazılım kaynaklı tehditler artıyor

Kötü amaçlı yazılım ve e-dolandırıcılık risklerinin geçen yıla göre yükseliş gösterdiğinin ifade edildiği raporda; yöneticilerin %64’ünün kötü amaçlı yazılım (2016’da %52) ve e-dolandırıcılık (2016’da %51) kaynaklı tehditleri önemli konular olarak gördüğü belirtiliyor. Araştırmada ayrıca çalışan kaynaklı ihmallerin halen kurumsal siber güvenlik konusundaki en büyük kırılganlıklardan birini oluşturduğu ifade ediliyor.

 

Yöneticilerin %75’i siber güvenlik sistemlerinin zayıf olduğunu düşünüyor

Araştırmaya göre; yöneticilerin dörtte üçü (%75) şirketlerinin sahip olduğu güvenlik sisteminin karmaşık siber saldırılar karşısında yeterince güçlü olmadığını düşünüyor. Bununla birlikte yöneticilerin %12’si resmi bir ihlal tespit programına sahip olmadıklarını belirtirken, %35’ ise uygulanan veri koruma politikalarının plansız veya geçici olduğunu ifade ediyor.

 

Şirketlerin %43’ünde resmi bir tehdit analiz programı bulunmuyor

EY araştırması, şirketlerin yaklaşık yarısında (%43) resmi bir tehdit istihbarat ve analiz programı ve bununla ilişkili bir sürecin bulunmadığına işaret ederken, katılımcıların yalnızca %12’si sürekli takip ve aktif savunma mekanizmaları, siber tehdit analizi ve güvenlik operasyonu merkezlerine yaptıkları yatırımlar ile karmaşık bir siber saldırıyı tespit edebileceklerini dile getiriyor.

Kategoriler
Yazılım

Pardus işletim sistemi nedir ?

Pardus işletim sistemi nedir ? Pardus, açık kaynaklı Linux tabanlı bir işletim sistemidir. Nasıl Windows bir işletim sistemi ise Pardus’un da bundan bir farkı yoktur. Ücretsiz ve Milli bir işletim sistemimizdir.  Pardus ülkemizde  TÜBİTAK tarafından geliştirilmeye devam edilmektedir. Milli işletim sistemi Pardus 2018 yılında da yeni güncellemeler ile karşımıza gelecektir. Teknolojinin günümüzde hızla ilerlemesi ülkelerin kendilerine has yazılımlar geliştirmelerine sebep oluyor. Türkiye’ye baktığımızda yazılım konusunda çok geride olmasak da iyi konumda olduğumuz da söylenemez sanırım. Bu konuda ülke olarak yatırımlar yapmamız gerekiyor. Tabi bu yatırımların yapılması gerektiği gibi vatandaşların bu konuda destek vermesi çok önemli. Örnek olarak bugün ki konumuz olan Pardus’un halk tarafından kullanılma oranları oldukça düşük durumda. Okullarda akıllı tahtalarda kurulu olarak gelen Pardus’un daha fazla desteklenmesi gerekiyor. Pardus işletim sistemi nedir ? henüz bilmeyen milyonlarca vatandaşımızın olduğunu düşünüyoruz. Devletin reklam ve kullanımı destekleyici faaliyetlerde bulunması gerekiyor. Pardus işletim sistemi indirmek ve Pardus işletim sistemi kurulumu hiç zor değil. Bu konuda hazırlanmış bir çok makale ve döküman var. Pardus’un okullarda bilişim teknolojileri dersinde öğretilmesi gerekiyor. Burada yazılım hakkında bilgi verirken mutlaka Linux’ten bahsetmek gerekiyor. İşletim sistemleri konusunda meraklı olan öğrenciler için sanal sınıflar veya okullarda kulüplerin oluşturulması gerekiyor. Ülkemizin yazılım ve programlama konusunda gelişmesi ancak bu şekilde olabilir diye düşünüyoruz. Umarız bu konuda gerekli çalışmalar yapılır ve Pardus ülkemizde halk tarafından sahiplenilir.

Pardus’u nasıl indirebilirsiniz ?

Pardus hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak isteyen kişiler  http://www.pardus.org.tr/ adresine girerek inceleme ve indirme işlemini yapabilirler. İlerleyen günlerde Pardus’un nasıl kurulacağı hakkında bir video yayınlayacağız. Resimli anlatım ile Pardus işletim sistemi kurulumu hakkında bilgi almak isterseniz ilgili yazımızı okuyabilirsiniz.  Bizi takip etmeye devam ediniz.

 

Kategoriler
Yazılım

Siber Risklere Karşı Türkiye’nin İlk Bireysel Paket Sigortası

Teknolojinin ve dijitalleşmenin yan etkilerinden biri olarak siber riskler kimi zaman oldukça büyük kayıplara yol açabiliyor. Özellikle son yıllarda hızla artan siber saldırılar, kurumların yanında bireyleri de hedef alıyor ve bu saldırılar sonucunda gerçekleşen kayıpların boyutları her geçen gün artıyor. Türkiye’nin öncü sigorta şirketi Anadolu Sigorta, siber suç kaynaklı muhtemel kayıplara karşı proaktif davranarak önlem alınabilmesini mümkün kılan ve birçok konuda hukuksal koruma sağlayan ‘Bireysel Siber Güvenlik Poliçesi’ni geliştirdi.

Bu alanda artan risklere dikkat çeken Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Levent Sönmez, “Dünyada siber sigortaların 2013 yılı toplam prim üretimi 1,5 milyar dolardı. 2014 sonunda ise bu rakam 2,5 milyar dolara yükseldi. Burası daha çok ticari ürünlerin bulunduğu ve hızlı büyüme gösteren bir alan. 2020 yılına geldiğimizde global siber sigorta pazarının 6-8 milyar dolar hacme ulaşması bekleniyor. Anadolu Sigorta olarak biz bu alanda Türkiye’de bireylere yönelik ilk paket ürünü sunduk” dedi.

Hem mağduriyetleri gideriyor hem suçları önlüyor

Poliçe klasik sigortacılık ürünlerinden farklı olarak, sigortalıları sadece zarar gerçekleştikten sonra değil, zararın ve kaybın gerçekleşmesini engellemeye yönelik siber taramalar ve periyodik otomatik raporlama hizmetleriyle de koruyor. Ürünle ilgili bilgi veren Sönmez, “Bireysel Siber Güvenlik Sigortası poliçemiz, kişisel bilgi hırsızlığı ve siber saldırılara karşı sigortalılarımızın kendini korumasına yardımcı olan derin internet taramaları ile birlikte, siber risklerden kaynaklanabilecek mağduriyetin giderilmesi ile ilgili uzman danışmanlığı ve hukuki koruma teminatını da kapsıyor” dedi.

Anadolu Sigorta Bireysel Siber Güvenlik Sigortası kapsamında, Kimlik Hırsızlığı, Online Saygınlığa Zarar Verilmesi (E-Reputasyon), E-Alışveriş, Ödeme Araçlarının Çalınması risklerine karşı uzman desteği/danışmanlığı ve hukuksal koruma teminatlar sağlandığının bilgisini veren Sönmez şöyle devam etti: “Ayrıca, kişisel bilgilerimizin güvenli olmayan ve yasa dışı web sitelerinde izinsiz kullanımını 7/24 tarayan, eğer bir bulguya rastlarsa e-posta ve SMS yolu ile otomatik olarak haber veren, tespit edilen riskli verilere göre aksiyon planları sunan, geçmişe yönelik güvenlik taraması ve raporlama hizmeti içeren Anadolu Siber Tarama Hizmetini de sunuyoruz.”

Sigortalıların siber saldırıya uğrama riski varsa önceden uyararak önlem alınmasını sağlayan Anadolu Sigorta Bireysel Siber Güvenlik poliçesi, buna rağmen bir ihlal veya saldırı olması durumunda ise sigortalılara uzman danışmanlık hizmeti sağlıyor, gerekli durumlarda da poliçedeki limit ve şartlarla zararın giderilmesi adına hukuksal koruma masraflarını karşılıyor. Kasım ayında satışa sunulan poliçeyi yıllık prim tutarı olan 150 TL karşılığında edinmek mümkün.

Kategoriler
Yazılım

Google Chrome beta sürümü yayınlandı, otomatik oynatma kapatılabiliyor

Google Chrome tarafından güncellemeler gelmeye devam ediyor. Google Chrome beta sürümü yayınlandı. Yeni gelen güncelleme ile kullanıcılar videoların otomatik oynatılmasını kapatabilecekler.

Eylül ayı itibari ile gündeme gelen otomatik oynatma seçeneği nihayet kullanıma sunuldu. Kullanıcılar artık istenmeyen oynatmaları engelleyebilecekler. Bunun için Google Chrome 64. beta sürümünü indirmeniz gerekecek. Kullanıcılar tarafından sıkça dile getirilen konulardan biri olan otomatik oynatma can sıkan bir durumdu. Çünkü olmadık zamanlarda oymaya başlayan videolar hem ilgi dağıtıyor hem de insanların dikkatini çekiyordu. Bunu dışında ise interneti kotalı olan kişiler bu konuda mağdur oluyorlardı. İstemsizce oynayan ve yüklenmeye başlayan videoların ciddi internet kotası yediği belirtiliyor. İşte tüm bu durumlardan dolayı yeni güncellemede böyle bir sorunun çözümüne gidilmiş.

Yapılan açıklamalara göre Beta sürümü Ocak ayı içerisinde tüm kullanıcılara sunulacak. Şunu belirtmek gerekiyor, beta sürümünü indiren arkadaşlar bu özelliği kullanabilirler. Ancak özellik her web sitesinde çalışmıyor arkadaşlar. Bunun için Ocak ayında yayınlanacak sürümü beklememiz gerekiyor. Tüm kullanıcıların bu durum hakkında bilgi sahibi olması önemli.

 

Kategoriler
Yazılım

Şirketlerin %47’si, 3. parti bulut bilişim sağlayıcıları yüzünden veri kaybı yaşıyor

Sağlam güvenlik stratejilerine sahip olmadan bulut tabanlı hizmetlere çabucak geçiş yapan kurumlar verilerini birçok servis ve uygulama arasında kontrol etmekte zorlanıyor. Kaspersky Lab tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, şirketlerin %35’i kurumsal bilgilerinin kendi sunucularında mı yoksa bulut hizmeti sağlayıcılarında mı olduğundan emin değil. Bu durum verinin güvenliğini ve güvenilirliğini sağlamayı inanılmaz derecede güçleştiriyor. Bütünlüğü risk altında olan veri, maliyeti yüksek ciddi güvenlik sorunlarına yol açabiliyor.

Bulut hizmetleri şirketlerin, bakım veya yüksek fiyat konusunda düşünmeden günlük operasyonlarını ve büyüme planlarını destekleyen temel teknolojilerden faydalanmalarını sağlıyor. Bu nedenle, günümüzde şirketlerin %78’inin en az bir Hizmet Olarak Yazılım (Software as a Service – SaaS) tabanlı platform kullanması şaşırtıcı değil. Yaklaşık aynı oranda (%75) şirket de gelecekte daha çok uygulamayı buluta taşımayı planlıyor. IaaS (Infrastrcuture as a Service – Hizmet Olarak Altyapı) söz konusu olduğunda da büyük şirketlerin neredeyse yarısı (%49) ve KOBİ’lerin %45’i BT altyapıları ve işlemleri için dışarıdan destek almayı düşünüyor.

Ancak, birçok kurum için bu hizmetlere geçiş hızı ile maliyet ve iş gücünden tasarrufun çekiciliği güvenliğin göz ardı edilmesine yol açıyor. Çoğu kurum bulut hizmetlerini, bilgilerini korumak için hiçbir güvenlik stratejisi olmadan kullanıyor. Bu yaklaşımın temelinde, buluttaki verinin güvenliğinden kimin sorumlu olduğu konusundaki belirsizlik yatıyor. Kaspersky Lab tarafından yapılan araştırmada, SaaS ve bulut hizmeti sağlayıcıları kullanan şirketlerin %70’inin, iş ortaklarını da etkileyebilecek güvenlik vakalarına karşı hiçbir planı olmadığı ortaya çıktı. Dörtte birlik bir kısmın ise hizmet sağlayıcılarının uygunluk bilgilerini bile kontrol etmediği ve bir şeyler yanlış gittiğinde hizmet sağlayıcıların düzelteceğini düşündüğü belirlendi.

Öte yandan, şirketlerin %42’si bulut hizmeti sağlayıcılarını etkileyen vakalara karşı tam olarak güvende olmadıklarını hissederken, yaklaşık dörtte birlik bir bölüm ise (%24) son bir yıl içinde 3. partide bulunan BT altyapılarını etkileyen güvenlik sorunu yaşadıklarını belirtti. Bu da bulut hizmeti sağlayanların tek başına tam bir koruma sunacağına güvenmenin riskli bir strateji olduğunu ortaya koyuyor.

Bulut hizmetlerinden faydalanırken plansız ve sorumsuz hareket eden şirketler çok ciddi durumlarla karşı karşıya gelebiliyorlar. Büyük şirketler bulut ile ilgili güvenlik sorunları nedeniyle ortalama 1,2 milyon $ zarara uğrayabiliyorlar. KOBİ’lerde ise bu rakam ortalama 100.000 $ oluyor. Hizmet sağlayan 3. parti, bir güvenlik sorunu yaşadığında en çok etkilenen 3 tür veri arasında; hassas müşteri bilgileri (KOBİ’lerin %49’u, büyük şirketlerin %40’ında görüldü), çalışanların temel bilgileri (KOBİ’lerin %35’i, büyük şirketlerin %36’sında görüldü), e-postalar ve şirket içi iletişim bilgileri (KOBİ’lerin %31’i, büyük şirketlerin %35’inde görüldü) bulunuyor.

Bu nedenle, şirketlerin kullandıkları bulut hizmetlerini kontrol altında tutmak için çeşitli yollar bulması gerekiyor. Her bir veri paketi nerede olursa olsun koruma altına alınmalı. Bunu yapmak için şirketlerin bulut altyapılarındaki ani değişimleri fark edebilmeleri şart. Bu da yalnızca makine öğrenimi ve davranış analitiği gibi tekniklerin birlikte kullanılmasıyla yapılabiliyor. Bilinmeyen tehditleri tanımlamak ve bunlara karşı önlem almak, bulut altyapısı güvenliğinin en temel noktasıdır. Bunun yanı sıra, bulut ekosistemini ve onun siber güvenlik katmanını tam olarak izlenebilir hale getirmek de şirketlere verilerinin nerede olduğunu ve mevcut korunma durumlarının şirketin güvenlik politikalarına uygun olup olmadığını görme imkânı sunuyor. Şirketler yalnızca bu şekilde, verilerin miktarı ve saklandığı yer fark etmeksizin bulut hizmetleri üzerinde tam bir kontrol sahibi olabilirler.

Kaspersky Lab Kurumsal İş Birimi Lideri Alessio Aceti, “Kasperksy Lab bulut altyapılarını koruma konusunda geniş bir tecrübeye sahip. Siber güvenlik portföyümüz tamamen “buluta hazır”. Mevcut müşterilerimizi, veri merkezlerinden hem özel hem genel bulut ve hibrit altyapıya geçişlerinde her biri tek bir merkezden yönetilen çok sayıda çözüm ve uygulamayla destekliyoruz. Dijital dönüşümü hızla gerçekleştirmek, şirketlere operasyonlarında daha fazla verimlilik ve esneklik sağlıyor fakat aynı zamanda işlerini tehlikeye atacak yeni güvenlik sorunlarını da ortaya çıkarıyor. Bulut güvenliği konusundaki bu sorunların önüne geçmek için, bulut altyapısı korumasını tamamen yeni bir düzeye çekerek sunduğumuz ürünleri genişletmeye devam edeceğiz. Müşterilerimiz her boyut ve şekildeki bulut altyapıları için esnek güvenlik hizmetinden faydalanacaklar. Bunlar arasında Amazon Web Services ve Microsoft Azure tabanlı iş yüklerinin yanı sıra Microsoft Office 365 bulut uygulamalarının koruma altına alınması da bulunuyor. Ayrıca tüm hibrit bulut ortamını izlenebilir hale getirip güvenlik yönetimini de sağlıyoruz” dedi.